Suriye’de Esad Rejiminin Yıkılması: Bir Dönemin Sonu ve Yeni Bir Başlangıç
Suriye’de Esad Rejiminin Yıkılması: Bir Dönemin Sonu ve Yeni Bir Başlangıç
Suriye’de Esad rejiminin yıkılması, uzun yıllar süren iç savaşın ardından bölgesel dinamikleri kökten değiştiren bir olay olarak tarihe geçmiştir.
2024 yılının sonlarına doğru, muhalif grupların stratejik öneme sahip şehirleri ele geçirmesiyle rejimin düşüşü başladı. Humus, Hama ve nihayetinde Şam’ın kontrolü muhaliflere geçtiği anda, Esad rejiminin hem askeri hem de siyasi gücü önemli ölçüde zayıflamış oldu. Bu süreç, Beşar Esad’ın Şam’dan ayrılmasıyla doruk noktasına ulaştı ve Suriye Silahlı Kuvvetleri Komutanlığı, rejimin düştüğünü resmi olarak ilan etti. Bu gelişmeler, hem Suriye halkı hem de uluslararası toplum için beklenmedik bir dönüm noktasını temsil etti.
Esad rejiminin çöküşü, Suriye’nin siyasi yapısında derin değişikliklere yol açtı. Suriye Başbakanı Muhammed Gazi El-Celali’nin, halkın tercih edeceği herhangi bir yönetimle işbirliğine hazır olduklarını açıklaması, ülkenin geleceği hakkında yeni belirsizlikler doğurdu. Halkın sokaklara dökülerek Esad heykelini yıkması ve rejimin sonunu kutlaması, bu dönüşümün sembolik ifadesi oldu.
Bu olaylar, iç savaşın ardından Suriye’nin hangi yönetim biçimiyle ilerleyeceği konusunda önemli soru işaretleri yarattı. İç savaş, ülkeyi dört farklı bölgeye ayırarak, farklı silahlı gruplar ve ideolojiler altında birleştirdi. Esad rejiminin düşüşü, bu grupların ve destekçilerinin, Suriye’nin geleceğinde nasıl bir rol oynayacağına dair yeni tartışmaları başlattı.
Ayrıca, Esad rejiminin düşüşü, bölgesel güçler ve uluslararası toplumun Suriye politikalarını yeniden değerlendirme zorunluluğunu ortaya çıkardı. Rusya, İran, Türkiye ve ABD gibi önemli aktörler, yeni bir siyasi düzenin şekillenmesinde etkili olabilmek için çeşitli stratejiler geliştirmeye başladı.
Sonuç olarak, Esad rejiminin yıkılması, Suriye’nin uzun süredir devam eden iç savaşının bir bölümünü kapatırken, aynı zamanda yeni bir umut ve belirsizlik dönemini başlattı. Bu süreç, sadece Suriye’nin değil, tüm Orta Doğu’nun geleceği açısından da kritik bir dönüm noktası olarak değerlendirilmektedir.
ZİYARETÇİ YORUMLARI
BİR YORUM YAZ