fbpx
29.03.2024 - Malatya Siyaset Malatya Haberleri

Ağbaba, Hazine’ye 200 milyar TL ek borçlanma yetkisi veren önergeye çok sert tepki gösterdi.

Ağbaba, Hazine’ye 200 milyar TL ek borçlanma yetkisi veren önergeye çok sert tepki gösterdi.

AĞBABA: BÜTÇE KORSAN BİR ÖNERGEYLE ÇÖP OLMUŞ DURUMDA!

TORBA KANUN DEĞİL, ÇORBA KANUN!

CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, TBMM Sanayi ve Ticaret Komisyonunda AKP’li milletvekilleri tarafından Hazine’ye 200 milyar TL ek borçlanma yetkisi veren önergeye çok sert tepki gösterdi.

Ağbaba, komisyonda yaptığı konuşmada “Sabahın 3’ünde 200 milyar borçlanmayla geliniyor. Duymadınız herhâlde. Bir daha söyleyeyim: 200 milyar! Daha bütçe bitmeden, oylanmadan bu kadar öngörüsüzlük olur mu ya?” dedi.

BU ÖNERGEYLE 2023 BÜTÇESİ DAHA GELMEDEN BİTTİ

Ağbaba şunları söyledi:

Şu anda, sabahın bu saatinde, sabah 02.53’te bir korsan önergeyle karşı karşıyayız. Olacak iş değil. Bütçe daha Meclis’te oylanmamış, Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan bütçe geçmiş, yarın son günü. Bu önergeyle 2023 bütçesi daha gelmeden bitti. 200 milyar borçlanma limitinin artırılması isteniyor. Nereden bakarsanız, hangi tarafından tutarsanız elinizde kalıyor, olacak iş değil. Değerli Sanayi Komisyonunun üyeleri, siz niye buna alet oluyorsunuz? Bu sizin konunuz mu? Hadi, OHAL’i anladık, yüzde 2’yi anladık, zeytini anladık, toplu sözleşmeyi anladık, KYK’yi anladık da bu kadar olmaz. Sayın Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı burada. Sayın Başkan, yani böyle bir mazeret olabilir mi? “Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri yoruldu, onun için Sanayi Komisyonuna geldi.” diyorsunuz. Olmaz, vallahi olmaz. Utanıyorum ben.

BEN BU SAATTE 200 MİLYAR DEĞİL 200 LİRA BORÇ İSTESEM SORARLAR

Plan ve Bütçe Komisyonu’na gelmesi gereken bir borçlanma yetkisi Sanayi Komisyonu’ndan çıkarılıyor. Millet bize güler. Toplayın Plan ve Bütçe Komisyonu’nu geçirin. 200 milyar lira az bir para diyorsunuz. Sayın Yılmaz, ben sizden gecenin bu saatinde 200 bin lira değil, 20 bin lira değil, 200 lira borç istesem ne yaparsın diye sormaz mısınız? Ne yapacaksınız 200 milyarı? Tam 11 milyar dolar. Söyleyecek söz bulamıyorum. Arkadaşlar, torba kanuna sokmak zaten Anayasa’ya aykırı hem Kuşoğlu hem Sayın Tarhan söyledi. Nerdeyse bir kat daha tekrar borçlanmayı artırıyorsunuz. Bu kadar öngörüsüzlük olamaz. Maliye Bakanı mı yapıyor, kim yapıyorsa… Bu kadar öngörüsüzlük olur mu ya? Bütçe bitmeden, oylanmadan 292 milyar borçlanmaya bir 200 daha istiyorsunuz. Meclis’in geleneğine aykırı, teamülüne aykırı, usulüne aykırı.

“KOMİSYON YORULDU” DİYE BAHANE Mİ OLUR?

OLDU OLACAK BÜTÇEYİ SPOR KOMİSYONUNA YOLLAYIN

Komisyon Başkanı “Plan Bütçe Komisyonu yoruldu” diyor, yani kabul edilecek bir şey değil. Hele hele iyi ki Sağlık Komisyonuna götürmediniz. Orada daha rahat geçebilirdiniz belki ya da Tarım Komisyonu’na ya da Spor Komisyonu’na, gecenin bu saatinde Spor Komisyonuna götürseniz belki spor olurdu. Ben 58 saat de çalışırım, 68 saat çalışırım. Biz bunca yıldır Meclisteyiz, böyle bir şeyi ilk kez görüyorum ben. Milli Eğitim Komisyonuna götürseydiniz keşke. En dinlenmiş komisyonu seçseydiniz, onlara götürseydiniz.

BUNU ŞEYTAN BİLE DÜŞÜNEMEZ!

Bu torba yasanın sizin de içinize sinmediğini ben biliyorum, Sanayi Komisyon üyelerimizin içine sinmediğini biliyorum. Ne varsa atmışsınız içine ya. Bu torba kanun değil, çorba kanunu. 40 tane şey var; bu milletvekillerine de hakaret. Sadece bize değil hepimize hakaret. Olacak iş değil ya, olacak iş değil. Bak, vallahi ya, böyle bir şey olur mu ya? Bunu kim size söylediyse, kim teklif ettiyse alsın götürsün, kimse. Böyle bir şey olur mu? Sabahın 3’ünde bir 200 milyar borçlanmayla geliniyor. Duymadınız herhâlde. Bir daha söyleyeyim: 200 milyar, yani 200 katrilyon. Ben Komisyon başlarken dedim ki: “Bu Mustafa Elitaş, burada masum bir sebeple iki gündür sabaha kadar beklemez.” dedim. Dediğim çıktı mı, çıkmadı mı? Vallahi bunu samimi söylüyorum. Yoksa Elitaş gelecek yüzde 2 barajla uğraşacak. Bunu şeytan düşünemez, gayet ciddi söylüyorum. Gecenin 03.00’ünde Mecliste, her şeyi gördüm de gecenin 03.00’ünde 200 milyar borçlanma yetkisini gizli kapaklı, kaptı kaçtı getiren bir şey görmedim ben.

BU BABANIZIN PARASI DEĞİL!

Bu millete hakaret, size hakaret, bize hakaret, Meclise hakaret, Sanayi Komisyonuna hakaret. Hepimizin ortak görevi kendi saygınlığımızı korumak tabii ki. Ama milletten yetki alarak geldiğimiz bu Meclisin de saygınlığını korumak zorundayız. Yapmayın. Bakın, bu babamızın parası da değil. Ne Cevdet Yılmaz’ın babasının parası ne benim babamın parası; bu milletin parası ya. 200 milyar, tekrar söylüyorum, 200 milyar. Yani bir tabir var ya, “Ya dayak yememişsin ya para saymamışsın.” derler ya, bakın bu cümlenin bedeli ne biliyor musunuz, bu yazdığınız bir cümle Türkiye’nin en pahalı cümlesi. Bu yazdığınız önerge 200 milyara mal oluyor bir millete, 200 milyara mal oluyor. Halkın parası, milletin parası, fakir fukaranın parası. Ne diyor Maliye Bakanı, diyor ki: “EYT’ye para bulamıyorum. Nasıl bulacağımı bilemiyorum.” Efendime söyleyeyim, “Şuna para bulamıyorum.” diyor.

MİLLETİN 200 MİLYAR LİRA PARASI KAPTI KAÇTIYLA İÇ EDİLMEK İSTENİYOR   

Bütçe çöktü, bir önemi kaldı mı? Bütçe çöktü, bütçe çöktü, bütçe çöktü! Yazıktır, günahtır! Ayın kaçından beri, geçen pazartesi gününden beri. Sayın Başkan, tekrar etmekte fayda var, korsan bir önergeyle 200 milyar borçlanma limitinin artırımıyla yarın oylanacak bütçe maalesef çöp olmuş durumda. Bu borçlanmanın Bütçe Kanunuyla gelmesi lazım ama bir önergeyle sabaha doğru geliyor. Burada da amaç şu: Hem kamuoyu duymasın hem burada bulunan üyeler duymasın ve bir oldubittiyle 200 milyar yani eski parayla 200 katrilyon milletin parası iç edilmek isteniyor. Millete bunun hesabını nasıl vereceksiniz, bilmiyorum. Hakikaten kaptıkaçtı bir bütçe, kaptıkaçtı bir kanun ve Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi gerekirken nerede görüşülüyor? Sanayi Komisyonunda görüşülüyor. Bunu da tekrar milletin vicdanına bırakıyorum ama böyle bir rezilliği kabul etmediğimizi de belirtmek istiyorum.

Video için:

2 _____

AĞBABA; “AKP, MEMUR SENDİKALARINA AYAR VERMEYE ÇALIŞIYOR”

SÖZÜMÜZ OLSUN,YASA ÇIKARSA ANAYASA MAHKEMESİNE GÖTÜRECEĞİZ

OHAL YASASININ SANAYİ KOMİSYONUNDA NE İŞİ VAR?

AKP’nin memur sendikalarına toplu sözleşme ikramiyesi konusunda ayar vermeye çalıştığını belirten CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli  Ağbaba “AKP,Danıştay’ın eşitlik ilkesine aykırı olduğu için iptal ettiği maddeyi yasayla tekrar getiriyor.Sözümüz olsun, yasa çıkarsa Anayasa Mahkemesine gideceğiz” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba,sabah saatlerine kadar devam eden Sanayi Komisyonunda  OHAL Mağdurları ve  toplu sözleşme ikramiye barajı konusunda sıkıntı yaşayan memur sendikalarının sorunlarını dile getirdi. Ağbaba,

CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba komisyonda yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:

Zeytin maddesi çekildi ama torba yasa yine de çok karışık. OHAL Komisyonunda dosyası bitirilmeyip ihraç edilmiş insanların işlemlerinin o kişileri ihraç eden kuruma bırakılmasını öngören  madde torbada var.OHAL’le ilgili bir yasanın Sanayi Komisyonuna getirilmesini de sizin takdirinize bırakıyorum.Allah aşkına, Sanayi Komisyonu OHAL’le ilgili ne konuşacak?Merak ediyoruz.

FETÖ BORSASI OLUŞTURULDU

Biz,20 Temmuz 2015’te OHAL ilan edildiğinde “20 Temmuz sivil darbesi” dediğimiz zaman belki bir kısım anlayamamıştı ama o sürecin bir sivil darbeye dönüştüğünü hep beraber gördük. Burada büyük mağduriyetler olduğunu da sizler biliyorsunuz. Türkiye’de maalesef OHAL fırsata çevrilerek, FETÖ’yle mücadele fırsata çevrilerek büyük bir FETÖ borsası oluşturulduğunu, bu FETÖ borsasından dolayı insanların birbiriyle çatıştığını biliyoruz, İstanbul’da koca koca binaların pay edildiğini biliyoruz. FETÖ’yle iltisaklı, ilişkili insanlardan parası olanlar tertemiz yıkandı parayla çıktılar ama fakir fukara, Bank Asya’nın önünden geçen, okulun önünden geçen insanlar da mağdur edilmeye devam ediyor. Daha da ilerisi,Meclisi bombalayanların kardeşlerinin büyükelçi olduğunu biliyoruz.

BİNLERCE İNSAN MAĞDUR EDİLDİ

OHAL Yasası’na İbrahim Kaboğlu terörist; Cihangir İslam, terörist; Gergerlioğlu, terörist. Muazzez Orhan Işık terörist. Sadece bu komisyon toplantısında 4  terörist var; bu durum nasıl izah edilir bilmiyorum.İbrahim Kaboğlu sadece Türkiye’nin değil, Avrupa’nın, dünyanın en önemli anayasa hukukçularından birisi. İbrahim Kaboğlu OHAL’de ihraç edildi, ekmeğinden edildi, saygın Fransa üniversitelerinde ders vermek için davet ettiler, davete gidemedi.Fransa’nın en önemli nişanını İbrahim Kaboğlu aldı .İbrahim Kaboğlu gibi, Cihangir İslam gibi, Muazzez Orhan Işık gibi binlerce insan var mağdur edilmiş,iktidar gibi düşünmeyen binlerce insan OHAL Komisyonunda ihraç edildi.

Ağbaba,AKP’nin memur sendikalara toplu sözleşme ikramiyesi konusunda ayar vermeye çalıştığını belirterek yapılanların Danıştay tarafından Anayasaya aykırı olduğuna karar verdiğini belirtti.

EŞİTLİK İLKESİNE AYKIRI

Veli Ağbaba konuşmasında;

Barajın yüzde 2’ye yükseltilmesi sendikalar için hayat memat meselesi.Bir memur için -alınan maaşlara göre baktığımız zaman, yaşam koşullarına baktığımız zaman- 707 TL’nin çok önemli bir para olduğunu görüyoruz. Burada yapılmak istenen şey, devlet büyük sendikalar aracılığıyla sendikalara ayar vermeye çalışıyor yani parayla, memurların hangi sendikaya üye olacağının kararını vermeye çalışıyor. Bu, eşitlik ilkesine aykırı, Anayasa’ya aykırı vicdanlara aykırı.

BIRAKIN SENDİKACILAR “HODRİ MEYDAN” DESİN!

Baraj meselesinde konu edilen bağımsız sendikalar.İsteseler de, herkesi üye yapsalar da yüzde 1’i geçme şansları yok.Şimdi, getirip bu insanların önüne bu konuyu dayatmak hiçbir siyasi ahlakla bağdaşmaz. Bırakın, sendikacılar, “Hodri meydan!” desinler, herkes gücü oranında, yaptıkları işler oranında örgütlensinler; bunun sağlanması lazım.2010 referandumunda iktidar evet isterken  bu konuları taahhüt etmişti, “İsteyen istediği sendikaya özgürce üye olacak.” demişti ama maalesef bu burada bunun önüne geçiliyor.

TOPLU SÖZLEŞME İKRAMİYESİNİ DANIŞTAY HUKUKA UYGUN BULMADI 

 Geçtiğimiz yıl toplu sözleşme ikramiyesiyle ilgili kamu çalışanlarının yüzde 1’inden fazlasını üye kaydetmiş olan sendikaların üyelerine ödenmesine ilişkin bir madde konulmuştu. Sendikaların başvurusu üzerine bu madde yürürlüğü Danıştay’ın 12. Dairesi tarafından 11 Ocak 2002 tarihinde durdurulmuştu. Mahkemenin bu kararıyla sendika üyesi tüm kamu çalışanlarının toplu sözleşme ikramiye almasının yolu açılmıştı. Danıştay’ın 12. Dairesi toplu sözleşme ikramiyesiyle ilgili getirilen sınırlamanın yürürlüğünün durdurulmasına, sendikalar arasında ayrıma yol açması, açıkça sendikal özgürlüğe bir müdahale oluşturarak sendikaların kuruluş amaçlarının gerçekleştirilmesini önleyici şekilde üye kaybına sebebiyet verecek nitelik taşıdığı gibi, aynı hizmet kolunda çalışıp aynı işi yapan sendika üyesi kamu görevlileri arasında sadece farklı sendikalara üye olmalarıyla nedeniyle toplu sözleşme ikramiyesi ödenmesinde eşitsizlik yaratması suretiyle çalışma barışını da olumsuz yönde etkileyeceğinden dava konusu düzenlemede mevzuata ve hukuka uygun bulunmamaktadır.” gerekçesine dayandırılmıştır. Bunu kim söylemiş? Türkiye Cumhuriyeti Danıştay’ı söylemiş.

MUHALİF SENDİKACILAR MÜDÜR OLAMAZ,TAYİN OLAMAZ,TERFİ ALAMAZ…

Şimdi hukukun arkasından dönüyor, bunu bir kanuna bağlayarak tekrar çıkarmaya çalışıyorsunuz, bunu yapmayın;Herkes biliyor ki amaç belli. Amaç, bazı sendikaları güçlendirmek. Zaten bu koşullarda muhalif sendikalara üye olmanın bir bedeli var; müdür olamazsın, tayin olamazsın, terfi edemezsiniz, falan sendikanın üyesi olmazsan kamuda bir yere gelemezsin, zaten bu var, zaten engelliyorsunuz, bu bağımsız ya da farklı sendikalara, “muhalif sendikalar” diye tabir ettiğimiz sendikalara üye olmayı zaten fiilen engelliyorsunuz, bu güç var elinizde. Bürokraside var, farklı kanallarda var, bunun yapılması doğru değil.

FİİLÎ OLARAK MEMUR SENDİKACILIĞINI YASAKLAMAK İSTENİYOR

Sendikanın partisi olmaz, partinin sendikası olmaz.Anlattığım gerekçelerle bu baraj getirilerek sendikacılık yapmalarının önünde engel olunuyor yani “Sendikacılık yapamazsınız.” deniliyor. Bu, fiilî olarak sendikacılığı, memur sendikacılığını yasaklamaktır.İki günden beri sendika başkanlarımız ile birlikteyiz.Dün yağmurda zorla, kaçak göçek yollardan soktuk içeriye. Sendikalar arasında taraf olmayın, sendika üyelerini parayla terbiye etmeyin; bu, büyük bir vicdansızlıktır. Bir memura 700 lira vererek o insanların haklarını elinden almayın. Önümüzdeki dönem ocak ayı itibarıyla bu paranın bin lira 1.200 lira olacağı söyleniyor.Yüzde 2, yüzde 1 barajını kaldırın.

AKP’Lİ BAKAN ‘ÖRGÜTLENMEYİ DESTEKLEYECEĞİZ’ DİYOR,AKP ÖRGÜTLENMEYİ YASAKLIYOR

Geçtiğimiz günlerde Plan ve Bütçe Komisyonunda Sayın Bakan Vedat Bilgin: “Biz, örgütlenmelerin önündeki bütün engelleri kaldıracağız hatta işçi sendikalarıyla ilgili…” Bizim de desteklediğimiz bir söz söyledi, dedi ki: “Sendikalı olan, örgütlenmeyi sağlayan iş yerlerine prim vereceğiz, destek olacağız.” Şimdi bu söze bakın, bir de burada yapılana bakın. Bu maddeyi geçirirseniz burada sendikalara sözümüz söz olsun; bunu Anayasa Mahkemesine götüreceğiz. Sayın İbrahim Kaboğlu burada, bunu Anayasa Mahkemesine götürerek, sizler arasında ayrım yapılmasına, sizlerin ötekileştirilmenize izin vermeyeceğimizi söylüyoruz.

POLİS,SAVCI,İNFAZ KORUMA MEMURLARI TOPLU SÖZLEŞME PARASI ALAMIYOR

Yasal olarak Sendika üyesi olamayan bir kesim var; onlar kimler? Polisler üye olamıyor, infaz koruma memurları üye olamıyor, hâkimler ve savcılar bir sendikaya üye olamıyor. Bu meslek mensuplarına toplu sözleşme parası verilmiyor.Akşama kadar polislerle yüz yüze geliyorsunuz. Devletin polisine,İnfaz Koruma Memuruna devlet üç ayda bir 700 lira veremeyecek mi?Bu meslek mensuplarının da toplu sözleşmeden yararlandırılması gerekiyor.

3______

AĞBABA: İMAMOĞLU’NA SİYASET YASAĞINI GETİRENLER BUGÜNÜN KENAN EVRENLERİDİR

DÜNÜN MAĞDURLARI, BUGÜN ZALİM OLDULAR

İMAMOĞLU’NA CEZA VERİYORSAN SOYLU’YU SİYASETTEN MEN ETMEN LAZIM

CHP’li Ağbaba, “14 Aralık tarihi yeni bir darbe girişiminin adıdır. 14 Aralık darbe girişiminin sahibi saray vesayetidir.Tanklar halkın bedenini ezer, bu yaptığınız halk iradesini, halk kararını, halk vicdanını ezmesidir.”dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen 2 Yıl 7 ay hapis cezası ve siyaset yasağı getirilmesini sert sözlerle eleştirerek alınan kararı ‘darbe’ olarak nitelendirdi.

16 MİLYON İSTANBULLUNUN BEDENİNİN, KALBİNİN, KARARININ ÜZERİNDEN TANK GİBİ GEÇİLDİ

Sözlerine 14 Aralık tarihinin yeni bir vesayet odağının, yeni bir darbe girişiminin adı olduğunu belirterek başlayan Veli Ağbaba, “14 Aralık darbe girişiminin sahibi saray vesayetidir. Kendisi geçmişte gücünü millî iradeden alan bir siyasetçinin geldiği son nokta millî iradeyi hiçe sayması ve 16 milyon İstanbullunun iradesine açık bir darbe yapmasıdır. Bu kararı alanlar, talimatı verenler, destekleyenler, mazeret üretenler başta Mecliste olmak üzere onlar da darbecidir.Darbe saraydan talimat alan yargıçların eliyle de yapılır. Ha, Türk Silahlı Kuvvetlerine talimat vermişsin, uçakları uçurmuşsun, tankları yürütmüşsün, ya da talimat verip ‘ahmak’ lafına hapis cezası, siyasi yasak getirmişsin. İkisi arasında hiçbir fark yok. Tanklar halkın bedenini ezer, bu yaptığınız halk iradesini, halk kararını, halk vicdanını ezmesidir. Demokrasilerde halkın bedenlerinin ezilmesi ile tercihlerin ezilmesi arasında hiçbir fark yoktur. Siz, dün akşam 16 milyon İstanbullunun bedeninin, kalbinin, kararının, iradesinin üzerinden geçtiniz. Bu darbeyi yapanlar “Oyunuzu Sisi’ye mi, İmamoğlu’na mı vereceksiniz?” diyenlerdir.

DÜNÜN MAĞDURLARI, BUGÜN ZALİM OLDULAR

Ağbaba; “Buradan açık ve net söyleyelim: Halkın oyuyla 2 defa seçilen Ekrem İmamoğlu’na siyaset yasağını getirenler bugünün Kenan Evrenleridir; bu kadar açık.O da sizsiniz. Bu darbenin emrini veren, kendi kendine okuduğu bir şiir yüzünden siyasi yasak getirildiğini söyleyen ve bunun ekmeğini yirmi beş yıldır yiyen Recep Tayyip Erdoğan’dır. Dünün mağdurları, bugün zalim olmuşlardır” dedi.

İMAMOĞLU PEKER’LE ANLAŞMAK İÇİN GAZETECİ TUTANLARA ‘AHMAK’ DEDİ

“Ekrem İmamoğlu’na niye hapis cezası verildi? YSK’ye hakaret ettiği için. İmamoğlu bu sözü YSK’ye değil Bakana söylediğini söylüyor, YSK üyeleri “Bu sözün muhatabı biz değiliz.” diyor ama İmamoğlu’na ceza veriliyor” diyerek konuşmasını sürdüren Ağbaba; “İmamoğlu bunu kime söyledi: Sezgin Baran Korkmaz’ın yurt dışına çıkışıyla ilgili “Devletin en tepesinden en aşağısına kadar bir önemli organizasyon.” diyerek kanunlara, Anayasa’ya meydan okuyan, hatta sizin Genel Başkanınıza şantaj yapan kişiye “ahmak” dedi. İmamoğlu, mafya lideri olduğu iddia edilen Sedat Peker’le barışmak için araya gazeteci Özışık’ı sokan kişiye “ahmak” dedi. Milletin vekiline, bazen komisyonda, bazen bu kürsüden hakaret edenlere “ahmak” dedi.”ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, konuşmasının devamında şu ifadeleri konuştu:

AHMAK SUÇSA SÜRTÜK NEDİR?

Hakaret arıyorsak, bir arşivlere bakalım; şu sözlere bir bakın: “İsrail dölü”, “adiler”, “cibilliyetsizler”, “zürriyetsiz”, “tezek”, “mankafa”, “şerefsiz” “geri zekâlı”, “soysuz” “çakal”, “ölü sevici”, “çürük”, “sürtük” kim söylemiş? Recep Tayyip Erdoğan. Allah aşkına “ahmak”tan iki yıl yedi ay hapis cezası çıkartanlar, milyonlarca kadına “sürtük”, “çürük” diyenlere ne eder, bu “sürtük” ve “çürük” lafının ederi ne? Ya da bir de hakaret edildiği iddia edilen Soylu’ya bakalım, fotoroman Süleyman’a. “Şerefsiz”, “onursuz”, “tecavüzcü”, “namussuz”, “alçak”, “terörist”, “haysiyetsiz” hatta utanarak söylüyorum Komisyonda, Plan Bütçe Komisyonunda bir arkadaşımızın ölmüş annesine küfretti, kulaklarımızla duyduk. Eğer İmamoğlu’na iki yıl yedi ay ceza veriyorsan Soylu’yu siyasetten hatta insanlıktan menetmen lazım.

İSTANBUL’U KAZANAN TÜRKİYE’Yİ KAZANIR

Bu İstanbul kimyayı bozdu, iki sebebi var. Birincisi: Ne diyordu Erdoğan? “İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder.” Genel Başkanımıza söylüyor bu sözü, şöyle çevirelim. İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır, işte sorun burada. İkincisi: Yirmi beş yıldan beri İstanbul’u yönetenlerin arpalıklarının ellerinden gitmesi. Değerli arkadaşlar, buradasınız muhtemelen burada bulunan birkaç vekil de İstanbul Büyükşehir Belediyesinin tahsis etmiş olduğu araca binmiştir. Liste var, Allah aşkına arkadaşlar, 827 tane araç, 827 tane araca AKP biniyor. Grup başkan vekili var, il başkanı var, il gençlik kolları başkanı var, tam 2,2 milyar yani eski parayla  2,2 katrilyon acaba kimyanızı bu bozmuş olmasın? Tirajı olmayan lağım medyasına, haram medyasına kesilen ilanlar bitti diye olmasın.

FAKİR FUKARANIN HAKKINI YİYENLERE ZEHİR OLSUN, ZIKKIM OLSUN, HARAM OLSUN.

Meclis konuşmalarımda  “AKP’li bir Kadın Kolları Başkanı, eski bir Bakan, bir milletvekili burs değil, servet almış.” dedim, kanıtlarıyla sundum. 7,7 milyon TL ne kadar yapar bugünkü parayla? 7 trilyon. Kabul ettiler ama ne yaptılar, biliyor musunuz? Ravza Kavakcı, benim hakkımda tam 400 bin liralık dava açtı, 400 bin lira. 7 milyon yetmedi, bir de 400 bin liralık dava açtı. İstanbul’un nimetlerini, fakir fukaranın hakkını yiyenlere zehir olsun, zıkkım olsun, haram olsun.

SEZEN AKSU’YU, SEDEF KABAŞ’I KONUŞ, 6 YAŞINDAKİ İSTİSMARA SUS

AKP milletvekilleri: “Yargı bağımsız.” Diyorlar ya.Yesinler sizin bağımsız yargınızı. Hele bir de Adalet Bakanı var, diyor ki: “Yargıya intikal etmiş konularda konuşmam.” Kim? Bozdağ. Sezen Aksu’yla ilgili konuşup talimatı veren sensin. Sedef Kabaş’la ilgili konuşup talimatı veren sensin. Gülşen’le ilgili konuşup tutuklama talimatını veren sensin ama 6 yaşındaki iğrenç istismarda susan yine sensin. Konuşması gereken yerde susan, susması gereken yerde konuşan Adalet Bakanı. Vallahi billahi, FETÖ’den beter bir yargı düzeniyle karşı karşıyayız.

İSTANBUL’UN TOKADINI YEDİNİZ, ŞİMDİ, TÜM TÜRKİYE’NİN TOKADINI YİYECEKSİNİZ

Biliyoruz ki İmamoğlu ne ilk ne son, Ergenekon’u hatırlayın, diğer davaları hatırlayın, Gezi’yi hatırlayın. Maalesef, yargı talimatla hareket ediyor. FETÖ’yle birlikte bize geçmişte yaptıklarınızı yapıyorsunuz, yetmiyor bir de üzerine koyuyorsunuz. Belediye başkanlarına kayyum atıyorsunuz, siyaset yasağı koyuyorsunuz. Hakaret olup olmadığı Yargıtayda bile tartışmalı olan bir konuda İstanbul Belediye Başkanını cezalandırıyorsunuz. AİHM kararlarını uygulamıyorsunuz. Dün mazlum edebiyatı yapıyordunuz, bugün zalimliğin âlâsını yapıyorsunuz. 6 Mayıs darbe girişimi sonrası 23 Haziranda İstanbullunun tokadını yediniz, şimdi, tüm Türkiye’nin tokadını yiyeceksiniz, buna hiç kuşku duymuyoruz.

RIZA SARRAF’A ÖDÜL VERENLERE UYGULANMAYAN KARAR İMAMOĞLU’NA UYGULANIYOR

Bu karar elbise kılıfıyla, ayakkabı kutusuyla para alan, rüşvet aldığı kameralarına yansıyan bakana uygulanmıyor, o ne oluyor? Büyükelçi oluyor. Ya da saat alan bakanlara uygulanmıyor, açıkça, Rıza Sarraf gibi bir ahlaksıza teslim olan siyasetçilere uygulanmıyor, kime uygulanıyor? İmamoğlu’na uygulanıyor. Her şey açık seçik. Siyaset yasağı bu memleketin Türk Bayrağı’nı, millî değerlerini kendi pisliklerini örtmek için kullanılan Rıza Sarraf’a ödül veren AK PARTİ Genel Başkan Yardımcına laf söylenmiyor “ahmak” diyenlere uygulanıyor. Yazıklar olsun sizin yargı düzeninize.

O MAĞDUR DEĞİL, BU İŞİN FAİLİDİR, FAİLİDİR, FAİLİDİR.

Trollere sorsan mağdur Recep Tayyip Erdoğan. O her şeyde mağdur, Birinci Dünya Savaşı’nda mağdur olan o, İkinci Dünya Savaşı’nda mağdur olan o, hatta Timur’la Beyazıt’ın esir düşmesi savaşında, Ankara Savaşı’nda mağdur olan yine o. Başka? Bir de Kore’de mağdur olan da o, mağdur. Şimdi, derse ki yarın… Yarın ölçer, kamuoyu tepkisi de anormal, düşüyorsa çıkar der ki: “Bu kararı ben kabul etmiyorum.” Der mi? Der. Örnekleri var mı? Var. Ancak buradan söyleyeyim: O mağdur değil, bu işin failidir, failidir, failidir.

YOK OLACAKSINIZ

Sezen Aksu söz söylediğinde “Dilini keserler.” diyen de o “Ben o sözü Sezen Aksu’ya söylemedim.” diyen de o, başka? Dolmabahçe masasını kuran, Dolmabahçe masasında kimin nereye oturacağına karar veren de o, oylar düşünce “Dolmabahçe masası olur mu? diyen de o. “Rabia” diyorlardı. “Mursi, Mursi, Mursi” diyorlardı, ne oldu? Mursi gitti, Sisi geldi. Sisi -daha önce söylemiştim- yakında derler ki: “Biz bunu Mursi’yi, desteklemek için değil ‘Sisi sen, dört dörtlük adamsın.’ demek için yaptık derse şaşmayın. Göreceksiniz, bu İstanbul’da tokadı yediniz, Türkiye’de de tokadı yiyeceksiniz. Kim halkın iradesine karşı gelmişse tarihte görülmüştür ki o yok olmuştur, siz de yok olacaksınız.

BU KADAR ÇARKÇI SİYASET TARİHTE AZ GELİR

AKP Grup Başkanvekili Yılmaz Tunç’un sataşması üzerine yeniden söz alan Ağbaba, “AKP milletvekillerinin zoruna gitmesinden, üzülmesinden daha doğal bir şey yok çünkü Türkiye siyasi tarihinde değil dünya siyasi tarihinde bu kadar çark yapan bir siyaset az gelir. Gömlek değiştiren siz, dün “Şerefsiz.” dediğinizin bugün dizinin dibinde oturan siz, size “Aptal olma.” diyen Amerikan Başkanı Trump için seçim kampanyası yapan siz ama bu Rabia önemli. Bakın, Malatya’da bizim bir Belediye Başkanı vardı Yeşilyurt’ta Rabia heykeli dikti, Eski Düzce Belediye Başkanı Rabia heykeli dikti; şimdi, Rabia heykeli yıkılıyor, vallahi de billahi de, siz de Rabia’yı kullanamıyorsunuz” dedi.

AYNI MASADA OTURMAM DİYEN DE SİZ, DİPLOMATİK ZAFER ÇIKARAN DA SİZ

“Darbe yapıldığında Cumhuriyet Halk Partisi Mısır’a büyükelçilerden oluşan bir heyet gönderdi, sizlere dedi ki: “Kardeşim, sen darbeye karşı çık, eyvallah; Sisi’ye de karşı çık, Mursi’nin haklarını savun ama bin yıldır ilişkin olan Mısır’la ilişkilerini kesme, kesersen zarar edersin.” Dinlemediler. Bize ne dediler, Kemal Kılıçdaroğlu’na? “Darbeci.” Niye? Kemal Kılıçdaroğlu Osman Korutürk ile Faruk Loğoğlu’nu Mısır’a göndermişti. Şimdi siz barışmak için kapının önünde kedi gibi bekliyorsunuz! “Mursi olduğu sürece masasına oturmam, yanına yaklaşmam.” diyen, “Birleşmiş Milletlerin Genel Kurulunda aynı masada oturmam.” diyen de siz, şimdi, el sıkışmaktan diplomatik zafer çıkaran da siz… Bu utancı taşıyacaksınız ve bunu söyleyeceğim, hiç zorunuza gitmesin, söyleyeceğim. Bir başka şey… “Yargı bağımsız” diyorlar ya; ya, kim inanır? Yargı bağımsızsa Rahip Brunson’u bir emirle niye gönderdiniz? Haksızca tutuklanmış Deniz Yücel’i Merkel’in emriyle niye gönderdiniz? Yargı bağımsızsa Demirtaş’ın talimatını veren siz, Kavala’nın talimatını veren siz, ne bileyim o İstanbul’daki insan hakları savunucularının talimatını veren siz; yargı bağımsız değil, yargı direkt Saray’a bağlı, Saray’ın vesayeti var.

BAE’YE “ŞEREFSİZ” DİYEN BAKANINIZ NİYE O ŞEREFSİZLERİN ÖNÜNDE DİZ ÇÖKTÜ?

Sayın Osman Aşkın Bak sordu. Şimdi, İstanbul seçimlerinden duyduğumuz birkaç sloganı daha hatırlayalım; kulaklarımız duydu. “Netanyahu mu, İmamoğlu mu?” dediniz. Vallahi dediniz, billahi dediniz. Ne dediniz? “Sisi mi, İmamoğlu mu?” Siyasi çarklarınız çok. Üç tane çark anlatayım ben size. “İsrail, katil devlet.” diyordunuz, şimdi İsrail’le kuzu sarması oldunuz. Gazze’de ağıt yakıyorsunuz, Kudüs’te halay çekiyorsunuz; böyle bir siyasetçisiniz siz. Suudi Arabistan domatesimizi yasakladı, Türk mallarını yasakladı iki yıl. Niye yasakladı? Kaşıkçı’yla ilişkileri kestiniz. Sonra ne yaptınız? Saray’a girmek için ne yaptınız? Böyle, kedi gibi demeyeyim de ona benzer bir şey yaptınız. Ya, niye küstünüz, niye barıştınız? Birleşik Arap Emirlikleri’ne niye “şerefsiz” dediniz? O millete “şerefsiz” diyen İçişleri Bakanınız niye o şerefsizlerin önünde diz çöktü, onun cevabını verin.

AKIL HOCANIZ HALA 28 ŞUBAT’I SAVUNUYOR

Bir çarkınızı daha söyleyeyim de belki zorunuza gider; 28 Şubat, 28 Şubat, 28 Şubat. 28 Şubat’ı o gün destekleyen, bugün destekleyen en önemli siyasi parti kimdir? Vatan Partisi. Vatan Partisi nerede? İttifakınızda. Şimdi, sizin akıl hocanız Doğu Perinçek, akıl hocanız… Kumpas, darbe varsa Ergenekon’a bakacaksınız, Balyoz’a bakacaksınız, Askerî Casusluk Davası’na bakacaksınız. Hatta bu Meclisi bombalayanlar, sivil insanların üzerine kurşun sıkanların nasıl paşa olduğuna bakacaksınız. Boğaz Köprüsü’ne sıkılan kurşunların silaha verildiği gece 12 Eylül 2010’dur. O paşaların, albayların, FETÖ’cü albayların general olduğu gün 12 Eylül 2010’dur; arıyorsanız bunlara bakacaksınız.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ