27.07.2024 - Malatya Siyaset Malatya Haberleri

Zamanın Ters Yüzü, Sohbetin Faydasızlığı ve Haysiyetin Sığınağı: İnzivaya Psikolojik Bir Bakış

Zamanın Ters Yüzü, Sohbetin Faydasızlığı ve Haysiyetin Sığınağı: İnzivaya Psikolojik Bir Bakış
Zamanın ruhu, bazen insanı yoran bir ağırlık, sohbetler anlamsız bir uğultu, yüzler bezgin bir ifadeye bürünürken, her baş adeta görünmez bir ağrıyı taşır. İşte tam da böyle anlarda, birey için tek sığınak, iç dünyasının sınırlarıyla çizilmiş o tanıdık mekân; kendi evidir. “Zamanın ters, sohbetin faydasız, herkesin bezgin ve her başın bir ağrı taşıdığını görünce, evime kapanıp haysiyetimi korudum..” cümlesi, dış dünyanın ağırlığı karşısında bireyin içe dönük bir savunma mekanizması olarak “haysiyetini koruma” amacıyla seçtiği inzivayı özetler.
Bu cümle, psikolojik açıdan derinlemesine incelenmesi gereken çok katmanlı bir anlam taşır. Öncelikle “zamanın ters” olması ifadesi, bireyin yaşadığı toplumsal gerçeklikle olan uyumsuzluğunu, bir çeşit yabancılaşmayı ifade eder. Bu yabancılaşma, bireyin değerlerini, inançlarını ve beklentilerini karşılamayan bir dış dünya deneyimi sonucunda ortaya çıkar. Toplumsal normlar, değerler ve beklentiler, bireyin iç dünyasıyla çatıştığında, zaman adeta tersine akıyor gibi hissedilir. Bu durum, anomi olarak bilinen ve bireyin toplumsal bağlarından kopması, değerlerden yoksun kalması ve belirsizlik hissiyle boğulması olarak tanımlanan bir sosyolojik olguyu da akla getirir.
“Sohbetin faydasızlığı” ifadesi ise bireyin iletişim kurma ihtiyacını karşılayamaması, yüzeysel ve anlamsız diyaloglardan duyduğu rahatsızlığı yansıtır. İnsan, sosyal bir varlık olmanın doğal bir sonucu olarak anlamlı bağlar kurma, düşüncelerini ve duygularını paylaşma ihtiyacı duyar. Ancak, birey, çevresinde gerçek bir iletişim, empati ve anlayış bulamadığında, sohbetler boş bir gürültüye dönüşür. Bu durum, bireyde yalnızlık, yalıtılmışlık ve değersizlik hissine yol açarak, psikolojik olarak yıpratıcı bir etkiye sahip olabilir.
“Herkesin bezgin ve her başın bir ağrı taşıdığı” gözlemi ise, bireyin dış dünyayı algılama biçimini, genel bir karamsarlık ve umutsuzluk filtresinden geçirdiğini gösterir. Bu durum, bireyin kendi içinde bulunduğu ruh halinin dış dünyaya yansıtılması, yani projeksiyon mekanizmasının bir göstergesi olabilir. Kendi bezginliğini ve sıkıntılarını etrafındaki herkese atfeden birey, dünyayı güvensiz ve tehdit edici bir yer olarak algılar.
Son olarak “evime kapanıp haysiyetimi korudum” cümlesi, bireyin dış dünyanın olumsuzluklarından korunmak için seçtiği bir savunma mekanizmasını, yani geri çekilmeyi ifade eder. Birey, kendi değerlerini ve benliğini korumak adına, dış dünyayla bağlarını koparmayı, kendi iç dünyasına sığınmayı tercih eder. Ev, bireyin kendini güvende hissettiği, kontrolün kendisinde olduğu bir alan olarak, dış dünyanın kaosundan ve olumsuzluklarından bir sığınak görevi görür.
Ancak, uzun süreli inziva, bireyin sosyal bağlarının zayıflamasına, yalnızlık, depresyon ve anksiyete gibi ruhsal sorunların gelişmesine zemin hazırlayabilir. Bu nedenle, bireyin iç dünyasına çekilmesi, geçici bir çözüm olarak görülmeli ve dış dünya ile sağlıklı ve dengeli bir ilişki kurmanın yollarını aramaya devam etmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak, “Zamanın ters, sohbetin faydasız, herkesin bezgin ve her başın bir ağrı taşıdığını görünce, evime kapanıp haysiyetimi korudum..” cümlesi, bireyin dış dünyayla olan karmaşık ilişkisini, yaşadığı yabancılaşma, iletişimsizlik ve umutsuzluk duygularını yansıtan güçlü bir ifadedir. İçine kapanma, bireyin kendini koruma içgüdüsünün bir tezahürü olsa da, uzun vadede ruhsal sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Bu nedenle, bireyin iç dünyasıyla dış dünya arasında sağlıklı bir denge kurması, anlamlı ilişkiler geliştirmesi ve kendini gerçekleştirmesi, ruhsal iyilik hali için hayati önem taşımaktadır.

Turgay Simavi

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ